ENDİKASYON DIŞI İLAÇ KULLANIMINDA HUKUK MÜCADELESİ05.08.2017

Okuyucular bilir, eylül ayının sonuna doğru bu yazının ilk aşaması olan Endikasyon Dışı İlaç Kullanımında Hukuk Mücadelesi başlığıyla bir yazı yazmıştım, şimdiki yazıyı yerel mahkemenin gerekçeli kararı vermesi üzerine yazıyorum.

İlk yazıyı okumayanlar için kısa bir özet geçmekte fayda var; Müvekkil; 54 yaşında Haziran 2013 tarihinde hakkında Karaciğer Metastaslı Meme Kanseri teşhisi konmuş bir kadın. Kendisi ilk kemoterapi kürünü tamamladıktan 4 ay sonra Mayıs 2014’te ilaç tedavisine başlanmış, tedavi süresince 3 ayrı doktor tarafından tedavisine en uygun ve hastalığının iyiye gitmesini sağlayacak ilaç olarak son çare “Perjeta” isimli ilacın kullanılması söylenmiş ve doktorları tarafından 3 kez idareye başvurulmasına rağmen, idareden özensiz ve üstünkörü cevaplar ile ilgide belirtilen ilacın ülkemizde ruhsatlandırılmadığı ve endikasyon dışı bir ilaç olması hasebiyle ödemesinin yapılmayacağı belirtilmiştir. Kanser gibi önemli bir hastalığın tedavisinin bürokratik bir takım engelleri dikkate alarak beklenmeyeceği aşikâr olduğundan, kutusu 3.000 Euro olan bu ilaç, toplamda 50.000 Euro’yu bulan masraflar müvekkil tarafından 2 yıllık süreçte bir şekilde karşılanmıştır.

Dayanacak gücü kalmayan müvekkil için hukukun en temel ilkelerini dikkate alarak bir dava açmak mecburiyetinde kaldık. Bu süreçte T.C Anayasası’nın Kanun Önünde Eşitlik başlıklı 10. Maddesi ile Sağlık Hmeme-kanseri-57B9-E915-528Bizmetleri ve Çevrenin Korunması başlıklı 56. Maddesi gereği, idarenin endikasyon dışı ilaç kullanımı başvurumuzu reddetmesi işleminin iptaline yönelik bir dava açtık. Sonradan telafi edilmesi zararlar doğacağı endişesiyle de Yürütmeyi Durdurma talepli açtığımız davada, 18.08.2015 tarihinde Ankara Nöbetçi İdare Mahkemesi yürütmeyi durdurdu. Bu ilk etapta mahkemenin bizi haklı bulduğuna dair bir karine teşkil etmektedir. Bundan sonraki gelişmeleri de ilgililerine zaman içinde bildireceğim, demiştim.

Şimdi bu hukuki mücadelede ikinci aşamayı geride bıraktık, bu aşamada 13.11.2015 tarihli Ankara 10. İdare Mahkemesi’nin gerekçeli kararında, T.C. Anayasası, 663 sayılı kanun, 3359 sayılı kanun ve Sağlık Uygulama Tebliği dikkate alınarak, lehimize verilen yürütmeyi durdurma kararından sonra yerel mahkeme aynı kararlılıkla kararını verdi, tabi bu süreçte idare ise; bakanlığın belirlediği ve endikasyon içinde yer alan ilaçların kullanılmasının daha uygun olduğu başkaca ilaçlara gerek olmadığı, mevcut tıbbi yöntemler içerisinde bir tedavinin yeterli olacağına dair bir savunma yaptı ancak yerel mahkeme yürütmeyi durdurma kararını verdiği gerekçe ile; “Davacının tedavisinin planlanması, tedavisinde uygulanacak ilacın belirlenmesi ve kullanım sonrasında oluşacak olan sonuçtan, tedaviyi üstlenen hekim sorumlu olup, söz konusu hekimce endikasyon dışı ilacın kullanımında hasta yararı ve genel sağ kalım avantajı olduğu belirtildiğinden T.C Anayasası’nın 56. Maddesi uyarınca söz konusu ilacın temininin idarece yerine getirilmesi gerektiği sonucuna varıldığından, endikasyon dışı ilaç kullanım başvurusunun reddine ilişkin dava konusu işlemde hukuka uyarlık bulunmamaktadır.” dedi.

Sonuç olarak, Anayasa’da korunmuş olan hakların, vatandaş lehine kullanılmasının bir örneği olan iş bu durumla ilgili 3. ve son aşama temyiz aşamasının sonuca bağlanmasından sonra kesinleşecek ve geriye dönük tazminat haklarına ilişkin yeni bir aşama başlayacaktır.

Sözün özü bu kararlar ile; “hekim, hastası için bir ilacı yazıyor ve bir tedavi öngörüyorsa; devlet bu işin arkasında duracak!” demiş olunacak.

Hukuk, herkese lazım!